Pazartesi, Kasım 11, 2024

Genel Başkan 81. Sayı Köşe Yazısı

MİLLETİMİZİN HİZMETİNDEYİZ

          Bem-Bir-Sen olarak 1994’te kurulduğumuz günden bugüne Milletimizin değerleriyle bezeli bir hizmet anlayışını benimsedik. Kaderimizi Milletimizin kaderinden ayrı görmedik. Milletimize hizmet etmeyi, ülkemizde özgürlüklerin sınırlarının genişlemesi için ter dökmeyi, vesayetin tasfiyesi ve Millet iradesinin tahkim edilmesi için emek verdik, güçlü olanın değil hep haklı olanın yanında yer aldık. Türkiye’mizin potansiyel gücü ile Üyesinin gücünü Milletimize hizmetin harcı olarak gören bir anlayışla hareket ettik. Yeni kazanımlara imza atmak için mücadeleden de müzakereden de eylemden de vaz geçmedik. Sendikamıza emek vererek, emek verenleri unutmadan, vefa ile hatıralarını yaşatarak büyüdük. 26 yıldır işyeri temsilcisinden il başkanına, şube başkanından genel merkez yönetimine kadar aynı şuurla değerlerimize bağlı olarak aynı heyecanla emek ve ekmek mücadelemizi sürdürüyoruz ve her daim ‘Milletimizin Hizmetindeyiz’…

          Kapitalist dünya düzeni her geçen gün insanî değerleri erozyona uğratıyor. Emperyalistler daha fazla sömürebilmek için savaşlar tezgâhlıyor, insanları vatanlarından ediyor, kanlı bir pazarlığın ortasında her şeyi tarumar ediyor. Emek her geçen gün değersizleşiyor, Ortadoğu coğrafyasında gözyaşı dinmiyor, çocuk cesetleri sahillere vuruyor, mülteci konumuna düşürülen mazlumların umutları tel örgülere takılıyor. Sistem şeytanlaşıyor, umutsuzluk ve endişe dünyamızı sarıp sarmalıyor. Öyle bir sistem ki sadece zalim sahiplerine hizmet ediyor, masumları mazlum, karunları tahakküm sahibi yapıyor!

          Dünyadaki enerji hatlarındaki açık savaş veya gizli işgalin, vekalet savaşlarının yanı sıra yaşadığımız afet, felaket ve salgınlarda dünyanın nereye doğru sürüklendiğini gözler önüne sermeye yetiyor. Zalim sömürü sistemi emeği kârsız, insanlığı mecalsiz bıraktı. İnsanoğlunun kendi elleriyle yaptığı hataların bedelini maalesef hep birlikte ödemek zorunda kalıyoruz. Türkiye’miz ise her şeye rağmen mazlumlar için bir umut, kimsesiz insanlar için güvenli bir liman olmaya, Milletimiz ise merhametin destanını yazmaya devam ediyor.

          Milletimiz tarihin davetine avdet ederek, yüzünü tüm ihtişamıyla geleceğe dönerek potansiyelini artırmaya, dünyada adaletin sağlanması için misyon sahibi olmaya gayret gösteriyor. Bize de tüm ulvi çabaların bir parçası olmak ve bu ulvi gayeye bir katrede olsa katkıda bulunmak düşüyor.
Bizler de bu minvalde etrafımızdaki emperyalist kuşatmalara karşı sınırlarımızı koruyan Mehmetçiğimize destek olarak, dua ederek, içimizdeki kuklaların fitne hamlelerine karşı örgütlü gücümüzle kavi bir duruş sergileyerek, yıldırma gayretlerine karşı direnerek, ihtiyacı olan herkese el uzatarak, iyilikten geri kalmayarak, uhuvvetimizi yeniden mayalayarak, kardeşliğimizden tüm mazlumlara pay ayırarak 26 yıllık hizmet destanımıza yeni sayfalar ekleyeceğiz. Emeğimizin değerini artırmak için pazarlık gücümüzü artıracağız, ekmeğimizin büyümesi için daha fazla alın teri dökeceğiz, hakları gasp edilen Üyelerimizin sonuna kadar yanında durmaya devam edeceğiz, haklarını er ya da geç almak için bu mevziiyi asla terk etmeyeceğiz. İnsanlığın da sendikacılığın da hakkını vermek için daha çok çalışacağız.

         Deprem, bulunduğumuz coğrafyadan kaynaklı ülkemizin bir gerçeği. Elâzığ ve Malatya’da yaşanan deprem nedeniyle büyük bir üzüntü yaşadık. Maalesef birçok canımızı kaybettik ve binlerce vatandaşımız da mağdur oldu. Devletimizin gücüne ve ilk andan itibaren operasyonel kabiliyetine bir kez daha şahit olduk. Memur-Sen ve Bem-Bir-Sen olarak Vatandaşlarımızın gözyaşını silmek, zor günlerinde yanlarında olmak için hep birlikte seferber olduk. Deprem bölgesinde Kardeşlerimizle kol kola girerek, ‘dayanışma bilincimiz ve kardeşliğimiz yıkılmadıktan sonra hiçbir şey bizi yıkamaz’ dedik. Van’daki çığ felaketi maalesef birçok kardeşimizi aramızdan aldı. Nerde dert varsa ‘biz dert ortağıyız’ dedik, birlik olduk, acılı kardeşlerimizle hemhal olduk. İnsanoğlunun çaresizliğini yüzüne vuran, dünyayı kasıp kavuran korona virüs salgınına karşı duyarlılığın oluşması, Milletçe mücadele bilincinin aşılanması için dayanışma çağrısı yaptık. Vatandaşlarımızın ve kamu görevlilerinin sağlığının korunması, gerekli tedbirlerin alınması, kamu hizmetlerinin de aksatılmaması için önerilerde bulunduk. Küresel salgında canla başla fedakârca çalışan başta Sağlık Emekçilerine, Emniyet, Belediye, Zabıta, İtfaiye çalışanlarına ve Kahraman Mehmetçiklerimize hassaten teşekkür ederim. ‘Milletçe tedbirde ısrar ve mücadelede istikrar içinde olduğumuz sürece aşamayacağımız sorun da salgın da yoktur’ dedik. ALLAH’ın muhafazası ve izniyle bu sorunu da birlik olarak aşacağımıza inancım tamdır.

        26’ıncı Kuruluş Yıldönümümüzde ‘İbrahim Keresteci Basın Ödülleri’ programımızın 10’uncusunu hep birlikte icra ettik. Milletin sağduyusu, haber alma özgürlüğünün temsilcisi, kalemini hakka yöneltmiş, kadrajını gerçeklere çevirmiş basın emekçilerinin hakkını teslim ettik. Bu programda ilkini gerçekleştirdiğimiz, sendikamıza emek ve ömür vermiş, ter akıtmış eskimez Başkanlarımızı da ağırlayarak ‘ahde vefa’ gösterip genetiğimizde olan bir geleneği başlattık.

          Memur-Sen heyeti olarak Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN ile yaptığımız toplantıda, kamu görevlilerinin sorunlarının çözümü ve beklentilerinin karşılanması için yapılması gerekenleri ifade ettik. Belediyelerdeki insan kıyımını, haksız uygulamaları, sürgünleri, baskı ve yıldırmaları tek tek örnekleriyle masaya koyduk. Bir an önce adaletin sağlanması, belediye çalışanlarının bu tarafgir körlüğün kurbanı olmaktan kurtulması için haklı beklentilerimizi paylaştık. Bu toplantının hayırlı bir sonucu olarak da Belediyelerde zalimce yapılan sürgünlerin bitirilmesi olmuştur. Sözleşmeli personele kadro talebimizin haklı gerekçelerini bütün yönleriyle anlattık ve kadro talebimizi net olarak ifade ettik.

          Sözleşmeli Personelin (çalışan veya iş akdi fesih edilmiş) kadroya geçirilmesi için azmimizden hiçbir şey kaybetmeden mücadelemizi her platformda sürdürüyoruz. Bu mücadelemizin bir parçası olarak İzmit Belediyesi önünde yaşanılan haksızlıkları haykırdık. Kadro talebimizi bir kez daha yüksek sesle tüm ülkeye duyurduk. ‘Kamuda tek istihdam modeli kadrolu olmalı, bunun dışındaki tüm uygulamalardan vazgeçilmelidir’, dedik. Kadro mücadelemizi kararlılıkla devam ettirecek, sözleşmeli personelin kadro hakkını sonuna dek savunmaya devam edeceğiz.

        Artvin, Şırnak, Adıyaman, Nevşehir, Tokat, Aydın, Afyonkarahisar, İstanbul illerimizde Genel Merkez Yöneticilerimizin, Şube ve İl Yönetimlerimizin, Kadın Komisyonlarımızın ve İş Yeri Temsilcilerimizin de dâhil olduğu ‘Bölge Eğitim ve İstişare Toplantıları’ yaptık. Daha çok katılımlı, daha geniş tabanlı kuvvenin fiile dönüştüğü bir toplantı sistematiği geliştirdik. TÜRKİYE’ mizin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine birçok vilayetimizde yerel dinamiklerimizi harekete geçirerek, birçok noktada Teşkilatımızla bir araya geldik. Teşkilatımızın kılcal damarlarından atar damarlarına kadar aynı derdin meftunu olduğumuzun altını bir kez daha çizdik. 

TEŞKİLATIMIZ YETKİDE 15. YIL MÜHRÜMÜZÜ DAHA DA GÜÇLÜ VURACAKTIR

Söylemden eyleme, masadan sahaya, müzakereden mücadeleye sendikacılığın tüm alanlarını kuşatarak, tüm argümanlarını en zengin haliyle kullanarak Üyelerimizin hakkını almak için her bir menzili yeni bir başlangıç kabul edeceğiz. Milletimize hizmetimizi aksatmamak, sendikacılığımızın hakkını vermek, Üyelerimizin haklarını daha gür bir sedayla savunmak için örgütlü gücümüzü büyütecek, sadece sayıca üstün olmak değil, Ülkemiz ve Üyemiz adına geleceğin ufkuna dokunmak, Türkiye’mizin gelecek dokusunda kâr sahibi değil pay sahibi olmak için gayret edeceğiz. 15 Mayıs mutabakatına bu ulvi amaçla, bizi her dem besleyen bu inançla yürüyeceğiz. ‘Genel Yetkide 15’inci Yıl’ımıza bir milat olarak bakacak, tarihe yeni bir not düşeceğiz. Belediyeyi yönetenler değişirse çok şey değişir sananlara, ‘Belki bir şeyler değişir ama bizim mücadele azmimiz değişmez, inancımızda zerre eksilme olmaz’ diyeceğiz. Genel yetkiyi bir kez daha perçinleyeceğimiz bu süreçte Teşkilatımızın, tüm sürgün, baskı, yıldırma ve haksızlıklara rağmen yetki mührümüzü daha da güçlü bir şekilde vuracak azmi göstereceğine yürekten inanıyorum. Bizi bugünlere taşıyan değerlerimizden asla taviz vermeden, azmimizden hiçbir şey kaybetmeden, tüm işyerlerinde çalışanlarımızla buluşarak, hizmetlerimizi, faaliyetlerimizi, eylemlerimizi anlatarak, birlikteliğimizi daha da güçlendireceğiz. Biz dünü miras olarak alan, bugünü iyiliğin timsali, erdemin izdüşümü olarak yaşayan, yarınlara daha güçlü ve daha büyük bir miras bırakmak için Milletine hizmet, Üyesine kazanım için yollara düşenleriz. Bizim birliğimiz, ülkesine bereket, üyesine kuvvet, insanlığa umuttur.

          Bedir’de, Malazgirt’te, Niğbolu’da, Çanakkale’de, Sakarya’da, 15 Temmuz’da şehadete koşan Milletin Evlatları Mehmetçiklerimiz, Afrin’de, Cerablus’ta El-Bab’da mazlumun ve mağdurun sığındığı güvenli bir liman oldu. Dünyadaki bütün şer güçlere, emperyalizmin, siyonizmin uşaklarına, kuklalarına karşı insanlık adına mücadele eden 35 Vatan Evladımız, Kahraman Mehmetçiğimiz İdlib’de Şehidlik mertebesine yükseldi. Şehidlerimize ALLAH’dan rahmet, yakınlarına ve Milletimize sabır diliyor, minnetle yâd ediyorum.

         Biz, imanımızla elde ettiğimiz kudretle, sevdamızla beslediğimiz kuvvetle, hizmet aşkıyla yoğrulmaya, medeniyet derdiyle var olmaya devam edeceğiz. Bu arzuyla Milli Mücadelemizin ‘Şehidler Tepesi’ni de ‘Okçular Tepesi’ni de boş bırakmayacağız ve her daim bir neferi olarak kalmaya devam edeceğiz.

Milli mücadelemizin ölümsüz mısralarını ‘ahdimiz’ bilerek sizleri Rabbime emanet ediyorum, sağlıcakla kalın…

“Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklal!”